29 Ağustos 2016 Pazartesi

Barcelos'dan Bir AGH Gönüllümüzün Deneyimleri


Uzun bir aradan sonra blog yazısı yazmaya vakit bulabildim. Bu aynı zamanda kendime de vakit ayırabildiğim anlamına geliyor. Şu 3 aydır gerçekten gönüllülük hizmetinin hakkını fazlasıyla vererek çalışıyoruz. AB Projeleri, staj hareketliliği kapsamında Barcelos’a en fazla gelen grup Türkiye’den. Daha önceki yazılarımda söylemişimdir, bizim görevimiz de onlarla ilgilenmek, rehberlik yapmak olduğu için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. 





Grupların biri gidiyor, diğeri geliyor. Hatta hali hazırda gruplarımız varken yeni gruplar geliyor. 2 gün öncesine kadar 7 tane grubumuz vardı. Mayısın 6'sında yeni bir grup gelecek. O zamana kadar çalışmıyorum. Bu boş zamanda da ilk yaptığım şey blog yazısını yazmak oldu. Çünkü baya ihmal ettim farkındayım :)




Şimdi bu süre zarfında neler yaptığımı anlatacak olursam aslında rutin şeyler. Farklı olan tek şey, gelen grupların bölümleri. Muhasebe, bilgisayar, sağlık, elektrik, tekstil… Hangi grupla ilgileniyorsam onların alanlarıyla ilgili olan yerlere ziyaretlere götürüyoruz onları. Tabi sadece götürmekle kalmıyoruz. En büyük sorumluluk götürdükten sonra başlıyor. Çünkü gelen gruplar İngilizce bilmediği için çeviriyi biz yapmak zorundayız. Mesela az önce bahsettiğim o 7 gruptan sadece 2 tanesinde İngilizce öğretmeni vardı. Bu hem iyi bir şey diğer yandan da sıkıntılı aslında. Sebebi ise şu; biz zaten ileri düzeyde İngilizce’ye sahip değiliz. Buraya gelmemizin bir amacı da dilimizi geliştirmek. Bir de işin içine mesleki İngilizce girdiği zaman biraz zorlanıyoruz. Gerçi genel anlamda bizi çok zor duruma düşürecek bir olay olmadı çeviri konusunda. 




Sağolsun gerek öğrenciler gerek öğretmenler bu konuda çok anlayışlılar. Onun dışında grubun bütünlüğünü sağlamak bize düşüyor. Özellikle kültürel gezilerde Porto, Braga, Guimaraes, Lizbon gibi. Kalabalık olduğumuz için bazen sürekli arkaya dönüp ‘’Arkadaşlar geride kalmayın, Ahmet neden gruptan ayrıldın, Mehmet oraya giderken niye bize haber vermedin?’’ gibi uyarılarda bulunuyoruz. Ama bazı gruplarda ise, grupla hareket etme bilinci biraz daha yerleşmiş olduğu için buna gerek kalmıyor. Sonra yemek kısmı var tabi. Yemek yediğimiz yerlerde teker teker soruyoruz kim ne yiyor, hangi tatlıyı istiyor, ne içecek. Bunları sitem olarak algılamayın sakın. Asla değil, benim görevim bu. Severek de yapıyorum. Burada anca bu şekilde vakit geçiyor. Öğrenciler ve öğretmenlerle çok güzel bağlar kuruyoruz. Onlar da çok güzel anılar biriktirerek dönüyorlar ülkemize. Onları burada memnun gördükçe, yüzleri gülerken gördükçe ben daha çok mutlu oluyorum. Aksi halde bir şeylerden şikayetçi oldukları zaman kendimi suçlu hissediyorum. Acaba ben mi bir hata yaptım istemeden diye!


Öyle böyle derken bu yoğunluk arasında çok önceden almış olduğumuz 1 haftalık iznimiz vardı Nisan ayı için. O kadar Avrupa’ya gelmişiz. Portekiz’den dışarı çıkmazsak söverler vallahi bize. Benim canım kankim, buraya birlikte geldiğim arkadaşım Büşra Rynair’dan ucuz bilet yakalamış. Hem de Paris ve Barcelona için. E hazır ucuza bulmuşuz kaçırır mıyız? İznimizi Mart ayında aldık. Sağolsun patronumuz Mr. Nuno bu zamana kadar hiçbir isteğimizi geri çevirmediği gibi buna da izin verdi o yoğunluk arasında. Şimdi asıl bomba ise bizim Barcelona’da Arda Turan’la görüşme planımız. 



Bizim Büşra’nın annesiyle, Arda Turan’ın amcası arkadaşlar. Üniversitedeyken de Büşra böyle bir girişimde bulunmuştu fakat işlerinin yoğunluğundan dolayı gerçekleşmemişti. Biletleri aldıktan sonra Büşra direkt Arda’nın amcasına mesaj attı. Barcelona’ya gideceğimizi ve eğer uygunsa Arda’yla görüşmek istediğimizi söyledi. Amcası da hemen asistanının numarasını gönderdi. Ama biz nasıl heyecanlıyız anlatamam size. Büşra tabi anında mesaj attı. Asistanından olumlu yanıt aldık ama bizim gideceğimiz gün Şampiyonlar Ligi maçı olduğu için her an bi değişiklik olabilirdi planda. Olsun biz her şeyi göze aldık. Sonuçta olumlu ilerliyordu her şey. 8 Nisan sabahı Porto’dan öncelikle Paris’e uçağımız vardı. Paris’ten yaklaşık 80 km uzakta olan Beauvais Havalimanında indik. Ordan tekrar otobüse binip Paris merkeze vardık ve tabi gezimize ilk olarak Eiffel Kulesi’nden başladık. 

Sırtımızda travel baglerimizle ölüm gibi bişeydi ama kimse ölmedi. Bende zaten ufacık boy, çantam kendimden büyük. Kamburum çıkacaktı neredeyse :) İlk günü o çantalarla yürüyerek geçirdik. Sonrasında ise kalacağımız yere gittik. Diğer günlerde ise Paris’te gezilecek yerleri elimizde haritayla sorarak bulduk. Sora sora Bağdat bulunurmuş derler ya hani, gerçekten de öyle. Paris benim için oldukça güzel geçti. Zaten görmek istediğim yerlerden biriydi. Asıl heyecanla beklediğim Barcelona’ydı. Çünkü ucunda Arda’yla tanışmak var :) 12si akşamı Barcelona’ya uçağımız vardı. Saat 23:30 civarı indik havaalanına. Büşra’nın telefonu çalıyor. Arayan Arda’nın asistanı. Biz geberiyoruz ama heyecandan. Büşra açtı telefonu. Sonunda kesin ve olumlu haber geldi. Arda’yla görüşmeye gidiyoruz. Hem de evine :) :) Telefonu kapattıktan sonra havaalanının içinde Büşra’yla sevinçten havalara uçtuk. Birbirimize sarılıyoruz çığlıklar atıyoruz falan. İçimiz kıpır kıpır  Neyse biz hemen taksiye bindik. Asistanını tekrar aradık, çünkü taksi şoförüne evin adresini tarif etmesi gerekiyordu. Yaklaşık bi 15-20 dk sonra Arda’nın evinin önündeydik. 


Ben kalpten gittim gidicem. Elim ayağım nasıl titriyo. Kapı açıldı. Asistanı karşıladı bizi. Misafirlerini ağırladığı salon varmış, bizi oraya aldılar. Arda’nın gelmesini bekliyoruz. Avuçlarımın içi terledi, kalbim deseniz güm güm atıyo. Ve Arda’nın sesini duydum. Allahım geliyooo. Çocukluk aşkım, msn adreslerimi, şifrelerimi onun adı soyadı ve forma numaralarıyla yaptığım Arda birkaç saniye sonra karşımda. Anaaam dedim ölüyorum galiba. Adam karşımızda. Elini uzattı, çok güleryüzlü bi tavırla ‘’hoşgeldiniz arkadaşlar’’ dedi. Benim ağzım, dilim, elim, ayağım birbirine dolandı. Kendi adımı bile unutuyordum heyecandan. Ya koskoca Arda Turan karşımda. Rüyadayım sanki. Neyse bizim muhabbet başladı. Barcelona’ya nasıl geldiğimizi, neler yaptığımızı, gelecekte neler yapmayı planladığımızla ilgili sorular sordu. O kadar sıcakkanlı ve samimi birisi ki ve çok misafirperver… Sürekli ne içersiniz, ne alırsınız diye soruyor. Biz ister miyiz? Tabiki de hayır. Gecenin 12sinde adamı evinde rahatsız etmişiz bir de bişeyler mi isteyelim :) Ama ısrarla sormaya devam edince biz de su istedik en sonunda. Sonra sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik. Yanında ev arkadaşı ve sevgilisi de vardı. Birlikte yaşıyorlarmış. O çok fazla bişey anlatmadı bize. Daha çok bize sorular sordu biz anlattık. Derken fotoğraf video faslına geçtik. Saat gece 1’i geçiyordu evden ayrıldığımızda. Taksici amca bizi zaten bekliyordu dışarda. Ordan bizi kalacağımız otele bıraktı. Hala şaka gibiydi. Durup durup Büşra’yla birbirimizi dürtüp duruyoruz mutluluktan. ‘’ farkında mısın biz Arda’nın evindeydik az önce’’ falan diye :) hayatımda gerçekten unutamayacağım bir anıydı.


 Bir gün bana Arda’yla tanışcaksın, evine gideceksin, üstelik de Barcelona’da deseler; ‘’hadi ordan be dalga mı geçiyonuz. Türkiye’de görüşemediğim adamla Barcelona’da mı görüşcem’’ derdim. Ama oldu. Şuan bunları yazarken bile suratımda aptal bi sırıtma ifadesiyle yazıyorum. Hala etkisinden kurtulamadım olayın. Arda Turan macerasından sonra artık Barcelona gezisine başladık. 


Nasıl mükemmel, tarihi yerler var öyle. Duvarlar, dokular hala ilk günkü tazeliğiyle. Ben Barcelona’yı Paris’ten daha çok sevdim. Daha sıcak, samimi geldi bana. Kesinlikle gitmeniz gereken yerlerden birisi. Eğer fırsatım olursa tekrar gelmeyi düşünüyorum. Hele ki Barcelona’nın stadı Camp Nou’ya uğramadan asla gitmeyin. 23 Euro’ya hem müzesini hem de stadı gezdik. O paraya değer kesinlikle. Bu arada biz Arda’nın evine gittikten sonra gazetelere, televizyona falan çıkmışız. Stadın içinde gezerken Büşra’yı Habertürk’ten aradılar röportaj yapmak için. Bir anda ne oluyor? Dedik. O kadar yalan ve saçma haber yapmışlar ki. Neymiş biz İnterrail yapmışız, Arda bize couchluk yapmış,onun evinde kalmışız (!) Yahu nereye kalıyon? Adamın ertesi gün maçı var, işi var gücü var. Ki olmasa bile çok zor. Büşra baya bi fenomen oldu instagrama koyduğu video sayesinde. Unutamayacağımız bir Barcelona macerası yaşadık. EVS yapmamız, karşımıza ne fırsatlar çıkardı görüyorsunuz değil mi? 


Artık dönme vaktimiz geldi. 14ü sabahı Porto’ya uçağımız vardı. Biz kürkçü dükkanı Barcelos’a… Gönüllülük hizmetine kaldığımız yerden devam. Bu 1 haftalık ara bizim için çok iyi oldu. Deşarj olduk. Zaman çok hızlı akıp geçti. Mayıs’ın 14ünde Portekiz’de 8. Ayımız bitecek. Çoğu gitti azı kaldı. Ülkemi, ailemi, arkadaşlarımı çok özledim. Kim ne derse desin, dünyanın neresine gidersem gideyim kendi ülkem gibi olmayacak. Bir de şu sıralar yalnızım. Büşra Türkiye’ye gitti 1 aylığına. Haziran’ın 1inde dönecek. O olmayınca çok sıkılıyorum evde. Ama Allah’tan ev arkadaşım Flora beni yalnız bırakmıyor. Onunla akşam yürüyüşlerine başladık. E yaz geldi. Deniz sezonu açılacak. Fazla kilolardan kurtulmak lazım  malum Atlas Okyanusu’na açılcaz (açılamadı, çünkü yüzme bilmiyor :))

Kaynak: http://iyaca-evs.blogspot.com.tr/2016/05/paris-barcelona-ve-arda-turanl-evs.html

27 Ağustos 2016 Cumartesi

KA1-KA2 Projeleri Hazırlama Ziyareti(20-24 Eylül 2016)



Bir okulda çalışıyor ve KA1-KA2 altında ilk kez projeler yazmak istiyorsunuz. Bu proje nasıl yazılır eğitimini Portekiz'de almış olmak nasıl bir deneyim kazandırırdı? Hayal etmenize gerek... Mobility Friends derneği olarak 20-24 Eylül 2016 tarihleri arasında hem proje nasıl yazılır, hem hangi kurumlar ziyaret edilir hem de Portekiz'in eşsiz özelliklerine sahip olan Porto, Braga ve Guimaraes'i kültürel geziler ile gezmeye ne dersiniz?

Her kurumdan 2 kişi olmak üzere sizleri bu ziyarete davet ediyoruz. Şimdilik kontenjanlar kısıtlı olup, başvurular arasından seçeceğimiz kurum ve öğretmen arkadaşlara ulaşılıp; davetiye mektupları ziyaret öncesi teslim edilecektir. Eğitim, konaklama, yeme-içme ve geziler ücretsizdir. Sadece proje ortaklığını beraber sürdüreceğimize dair sizden bir söz almak istiyoruz. Son Başvuru Tarihi: 9 Eylül 2016


İletişim: sahin.mobilityfriends@gmail.com
Yer: Barcelos, Braga

Not: Tarihlerde değişiklik meydana gelebilir.







Erasmus Internship in Portugal



Placement Type : Internship

Business Sector : ALL
Start Date : As Soon As Possible
Duration : 2 months (as you like)
Country : Portugal
City : Barcelos, BRAGA
Hours Per Week : 33 - 40
Remuneration Is Provided : No
Accommodation Is Provided : Yes
Motivation Is Required : No
CV Is Required : Yes
Languages : English/Spanish/Italian/Turkish
Education Level : ALL
Places are available in all kinds of sectors including:
- Accountancy;
· Administration, Management and Secretary;
· Adult Education;
· Agriculture, winemaking and viticulture;
· Architecture;
· Arts & Grafts;
· Carpentry;
· Childcare;
· Commerce;
· Cooking;
· Education;
· Engineering;
· Environment (management, research);
· Electronic and electrical;
· Food and Beverage industry;
· Hairdressing & Beauty;
· Health & Social Care;
· Heritage & Crafts;
· Horticulture & Animal;
· Hygiene and safety at work;
· International Trade;
· I.T. (software and hardware), Multimedia;
· Industrial and graphic design;
· Insurances;
· Marketing and Advertising;
· Mechanical;
· Media, Communication;
· Quality control;
· Sales (shop assistant);
· Special Needs;
· Sports and Leisure;
· Telecommunications;
· Theatre, Dance and Music;
· Tourism, Agrotourism, Alternative Tourism, Hospitality and Catering;
· Travel Agency, Tour Operator;
· Volunteeiring, Social Care;
and many others!


Contact: sahin.mobilityfriends@gmail.com


Attention: The internship program is free but you should pay cost of accommodation and tutoring. Please say how many months want to stay in Portugal then you should ask about cost of accommodation and tutoring. And remember that what Mr Milton Friedman said: "there is no free lunch". Please do not think, nobody call you, you should find the way it. And If you want to help, we always are here.

Mobility Friends Campus






















Stajlardan Bazı Kareler